Muhafazakar insanlar toplumun yaşam biçiminin manevi değerler üzerinden şekillenmesi için çalışır.
Bu düşünce ile devletini sever, milletini sever, toplumun içindeki sorunları dertleri kendi derdi gibi benimser malından canından katkı sağlar.
Her şeyin hayırlısı olsun ister olanı hayra yorar. Nasibe inanır. Siyasi düşüncede bu mihvalde şekillenmiş partiyi kendine yakın görür.
Bu düşüncedeki edebiyat insanlarını takip eder kendini geliştirmek için caba sarf eder. Başka düşünceyi yok saymaz özgürlük olarak bakar. Kendi düşüncesini doğru bilir, her zaman savunur, şikayet etmez değiştirmek için emek sarf eder. Umutsuzluğa kapılmaz, Allah'a sığınır. Başarısızlıklar yaşadığında ders çıkarır tecrübe edinir yeniden başlar. İktidarda ise toplumun manevi maddi kalkınması için çalışır çalışana destek verir. Dezavantajlı gruplara destek verir.
Ülkemizde Ak Parti muhafazakar bir parti ve lideri Recep Tayyip Erdoğan. Hep hafife alınan bu kesimi hem iktidara taşıdı hem de ülkenin hantal yapılarını tasfiye edip hızlı karar alan, ekonomik yatırımların alt yapısını hazırlayan bir sisteme oturmaya çalışıyor.
Bu çalışmaları yaparken muhafazakar kesim kendisine tabanda oy vererek destek oluyor. Ancak aynı desteği hem muhafazakar iş adamları, bürokratlar, üst düzeyde belediye bürokratları hatta bu partide siyasi kadro olmuş insanların aynı desteği verdiğini düşünmüyorum. Bu durum kendi bastığı dalı kesmek ile özdeşleşen bir şey.
Önümüzdeki yerel seçim bu işin ciddiyetini anlamak için bir fırsat. Bir kaç seçimdir sadece üst yapının tercihleri ve ilişkileri ile şekillenen bir ak parti her seçime daha zor şartlarda giriyor. Bunun olumsuz sonuçları muhafazakar kesimden çok şey götürür yaşamsal alanında daralma olur ama her şeyin sonu olmaz. Ama bürokratlar ve iş adamları için aynı şey söylemek mümkün değil.
Bu seçimi fırsata çevirmek için mazeret yok çok motivasyon çok enerji çok çalışma başka reçete yok.