Ankara, İstanbul, Antalya, Mersin ve Adana…      Sabun köpüğü gibi bir bir elden uçmasını seyretmek, hiç de kolay olmadı AKP için…                        Vaziyeti kurtarmak adına sevgi ve barış diline dönüş yapmakta ne mümkün, esir alındığın Devlet Bahçeli ve şürekası dururken…  Eee,hal böyle olunca, AKP’ye düşen vazife de, Akrep misali kendi kendini sokmak ve kaderine razı olmak oldu…          Oysa memleket olarak nasıl da ihtiyacımız vardı normalleşmeye...  Vatandaşın cesaret verdiği o güzelim fırsat, Bahçeli’nin kaprislerine heba oldu gitti,vesselam...    Allah kimseyi çaresiz bırakmasın(!)         Çaresizlik denizinde boğulan AKP,hep kaçtığı televizyon tartışmalarından medet umar hale düştü…    Sakın, alt tarafı Televizyon tartışmaları deyip geçmeyin!                       Açık oturumlar, demokrasi ile doğrudan ilintilidir…   Demokrasimize artı değer kattığı gibi, seçmen, daha sağlıklı tercih yapma imkanı buluyor.   “Durmuş saat bile günde iki kere doğruyu gösterir”         Şükürler olsun ki, büyük olgunluk içinde geçen görüşmeler meyvesini verdi de İmamoğlu ve Yıldırım, halkın terazisinde yer buldu. Siyaseti güzelleştiren ve medeni tartışma ortamını canlandıran kararlarıyla ikisi de teşekkürü fazlasıyla hak ettiler.   Son düello bundan on bir yıl önceydi.             Ekran karşısında Gökçek’in yaşadığı büyük hezimet, Kılıçdaroğlu’nun yıldızını parlatmıştı.                      İşte o günden sonra tartışma programlarına kapılarını kapatan AKP, ısrarlı davetlere icabet etmekten hep kaçtı…                 Tüm Türkiye’nin beklediği düellodan sürpriz çıkmadı.        Kazanma takati olmayan Yıldırım karşısında Ekrem İmamoğlu, rakibe saygı gereğimidir bilmem, yüklenerek farka gitmeyi düşünmedi.                Yandaş ulusal kanallar ise açık oturuma ilgisiz kalarak İmamoğlu’nu halkın gözünden kaçırmak istediler…                                           AKP ise açık oturumu, seçim yenilgisinin faturasını partiye değil Binali Yıldırım’a yüklemenin aracı olarak görüyor gibi.     Bir başka dikkat  çekici, gözlerden kaçmayan ilginç gelişme ise, seçim haftasına girilirken Ak Parti de yaşanan strateji değişikliği oldu.       Cumhurbaşkanı Erdoğan, bir süre seçim meydanlarından uzak kalma kararı alınca, 39 ilçede miting yapma düşüncesinden vazgeçildi.                              Ta ki, son haftaya girene kadar.   İnsanlar ister istemez,bu köklü strateji değişikliği nedenlerinin merakını gidermek istediler.  Binali Yıldırım’ın vücut dili Erdoğan’ın müdahaleci tavrından rahatsız olduğunu gösteriyor. Çünkü Babacan tavırlarıyla  daha fazla ilgi çekeceğine inanıyor.                         Erdoğan’ın keskin dilinin ise, hitabet ettiği seçmen tabanının doyuma ulaştığına ve artı seçmen kitlesi kazandıramayacağına inanıyor.       Lakin insanın en büyük düşman olan hırs ve kibir, insanı yalnız bırakmadığı gibi çevresine de zarar veriyor.   AKP seçimi kaybettiği taktirde günah keçileri hazır!                 Bir yan da aday olduğu hiçbir seçimi kazanamayan Binali Yıldırım, diğer yanda anket şirketleri ve bazı gazeteciler.    Anket şirketleri, Ekrem İmamoğlu’nu Binali Yıldırım karşısında 3-5 puan önde gösteriyor.                         Bu durum Erdoğan’ı olduğu gibi muhalefeti de rahatsız ediyor.                CHP ve seçilmiş Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’da, anket kuruluşlarının bu paylaşımlarını kendi seçmen tabanını rehavete sürükleme amaçlı olduğunu iddia ediyor.   Anket kuruluşlar spekülasyon yapıyor ya da yapmıyor diyemem. Gördüğüm, seçmen tabanında yaşanan kemikleşmenin aynen devam ettiğidir.                                         Bu da seçimin, hem Binali Yıldırım, hem de Ekrem İmamoğlu açısından zor geçeceğini gösteriyor. Ben yine de, Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’nun kazanacağını düşünüyorum. Neden mi? Çünkü halk kavgadan bıktı.                                Bir yanda kin ve nefret diğer yanda sevgi ve barış dili.          Kazanan sevgi olsun. Sevgiyle kalın…. Hasan TEMEL