Türk siyaseti ne çekiyorsa, şu popülist siyasetçilerden çekiyor. Her biri kendisini dünyanın çekim merkezi olduğunu sanıyor.Ben varsam parti güllük gülistanlık,yoksam her şey tu kaka.Sorumsuz kulüp başkanları gibi benden sonrası tufan anlayışı içindeler.
İyi bir hatip sağlam bir CHP’li olan Muharrem İnce de, Yeni CHP’nin Deniz Baykal’ı olma yolunda hızla ilerliyor!Parti içi farklı düşüncelere itibar etmeden CHP’liliği önceleyen çıkışlarıyla güç olma çabası içinde olan İnce, asla bir çizgi adamı olmadı/olamadı!
Parti içinde kendine yakıştırılan ulusalcı kimliğine yaraşır örgütlenmelere de hep mesafeli durdu. Fikri farklılıkların zenginlik olarak görüldüğü CHP’de,herkesi kucaklamak gibi bir yanılgı hali,siyasi hayatının daima bir parçası oldu.
Popülist politikalarla belki milletvekili olabilirsiniz, ama kalıcı bir ideolojik örgütlenmenin önderi asla olamazsınız.İnce bu ayrıntıyı ya görmüyor ya da görmek istemiyor.Bu eşikten acilen atlamak zorunda. Aksi takdir de bu radikal çıkış, kendisini yok etme hamlesine dönüşecek.
Önce kuracağı yeni partinin sinyallerini verdi. Yükselen tepkiler ve Erdoğan-Bahçeli kanadından gelen destek sonrası geri adım atmak zorunda kaldı.Parti kurmuyorum,bir hareket başlatıyorum açıklamasıyla kararsızlığın ve tutarsızlığın da adeta fotoğrafını çekmiş oldu.
İktidara yakın medya, bu çıkışı sonrası Muharrem İnce’yi yere göğe sığdıramazken, parti içinden yükselen haklı tepkiler,İnce’yi çok yoracak gibi! Umarım, yaptığı yanlıştan en az hasarla döner ve tekrar CHP saflarında aktif siyasi hayatını sürdürmeye devam eder.
Murat Karayalçın’ın dediği gibi, CHP gelenekleri ile örtüşmeyen bu şantajın altında, Muharrem İnce’nin bir kez daha CHP’nin cumhurbaşkanı adayı olma isteği yatıyor.Lakin bu parti kendisine her türlü imkanı sunduğu halde başarılı olamadığı da bir gerçek.
İnce’ye göndermelerde bulunurken genel merkez cephesine de birkaç sözümüz olsun. Parti içi demokrasi örgütte tutkal görevi görür. CHP üyesini parti içi demokrasi hayalinden uzak tutmak hiç kimsenin haddi olmamalı.
İnce’de atama dönemlerinde aday olup milletvekili oldu gibi sığ eleştirilere sığınmak yöneticilik başarısı değildir.Atama ile bir göreve gelmek,gelenin değil ön seçim koşullarını parti örgütünden mahrum kılanların ayıbı olsa gerek.
Hasan TEMEL