Covid-19!un zor ve ağır koşullarında, seyircisiz oynan Süper Lig’in şampiyonu Beşiktaş oldu.
Kadroları kısıtlıydı…
Her gün kapıya dayanan haciz memurlarına dil dökmek zorunda kaldılar!
İflasın eşiğine gelen bu takımı alıp şampiyon yapmak, her baba yiğidin harcı da değildi!
Bu nedenle kara kartalın gecesini gündüze çeviren Sn. Ahmet Nur Çebi ve yönetimi, her türlü övgüyü fazlasıyla hak ettiğini düşünüyorum.
Ayrıca, kendi yeni hikayelerini yazan teknik kadro ve futbolcularında, haklarını teslim etmek lazım.
İyi ve sıkı bir Fenerbahçeli olarak, analarının ak sütü gibi helal olan saygın şampiyonluklarından ötürü, Beşiktaş camiasını kutluyorum.
Bu gibi tartışmaya mahal vermeyen destansı başarılar inşallah her camiaya nasip olur diyerek futbolumuzun kanayan bir yarasına parmak basmak istiyorum.
Bildiğiniz gibi Türkiye’de futbol milli ligi 1959-60 sezonunda başladı.
63 yıllık şampiyonluk serüveninde 65 şampiyonluğun tescili, olsa olsa bizim gibi üçüncü dünya ülkesi zihniyetiyle idare edilen ülkelerde olur.
Uzun yıllar önce mahkeme yoluyla Beşiktaş’a iade edilen bu iki şampiyonluk, haklı olarak başta Fenerbahçe olmak üzere diğer kulüpleri de harekete geçirdi.
Bu dönemde en fazla şampiyonluğu olan takımın Fenerbahçe olması onları hak arayışına sevk ederken Galatasaray’ın şiddetle karşı çıkması, adalet duygusundan yoksun, bir çıkar ilişkisine dayandığı ayan beyan ortada.
1959 öncesi şampiyonlukların sahiplerine iadesi, bir yerde Hakkı Yeten’lerin, Gündüz Kılıç’ların, Cihat Arman’ların itibarlarının iadesi anlamı taşır.
Çünkü,Türk futboluna mal olmuş bu değerli büyük sporcuların başarılarını,futbolun resmi tarihi olarak görmemek, hiç kimsenin haddi olmamalıdır.
Türkiye Futbol Federasyonuna düşen görev belli.
Dünya da örnekleri olduğu gibi Fenerbahçe’nin bu konudaki talebini derhal ele almalı, 63 sezona 65 şampiyonluk sığdırma ayıbından futbolumuzu kurtarmalıdır.
Hasan TEMEL