İş hayatınızdan elinizi ayağınızı çektiğinizde, memleket hasreti ve sürekli orada yaşama halleri, beyninizi kemirmeye başlıyor.                                                            Herkes gibi bende, memleketimi seviyorum. Belki pozitif ayrımcılık olacak ama bence Balıkesir bir başka güzel!                         Ülkemiz gibi Balıkesir’de,dört mevsimi aynı anda yaşayan, sanayi, tarım ve ege lezzet dünyasıyla yoğrulmuş cennetten bir köşe.   En güzeli de bence Kaz Dağları,“Oksijen kalitesi,termal suları,kanyonları,şelaleleri,dereleri, ağaç zenginliği ve hayvan varlığı ile zengin”, insanı hayata bağlayan bir iksir adeta.                              “800 civarında farklı bitki, 32 çeşit endemik(dünyanın sadece bir yerinde yetişen bitki türü)” ve yeraltı maden kaynaklarıyla bezenmiş, sermayenin iştahını kabartan zengin bir bölge.   Kaz dağları aynı zamanda Çanakkale’nin ,Balıkesir’e Ege’ye açılan penceresi. Yıllarca süren yol genişletme çalışmalarıyla başlayan ağaç katliamı hiç eksik olmadı.     Şeytanın avukatlığını da yapmak istemiyorum, lakin, genişletilen yollarla, altın işleyen şirketler arasında bağ kurmaktan da kendimi alamıyorum.   Yolum her egeye düşüşünde, kullandığım yol güzergahı (Baraj yolu) üzerinde bulunan Atatürk çeşmesinde mola verip soluklanmak, tarif edilemez bir keyif ve ayrıcalıktı.                 Aracınızla seyahat halinde iken, yol kenarında botanik bahçelerini andıran ağaçların oluşturduğu tünel yolları, artık görmeniz mümkün değil.   Emperyalistler Altın’dan başkasını görmüyor. Karşılığında dikilmek üzere 13-14 bin ağaç kesme sözü kocaman bir yalan olup 200 bine yakın ağacın katledildiği söyleniyor.   İstihdam yaratacaklarmış. Batsın sizin yaratacağınız istihdam. Hadi elin yabancısı diyelim. Yerli işbirlikçilerine ne demeli? Yükselen pis kokular ortalığı sardı, haberiniz olsun.   Acı ama gerçek.Meyve vermeyen ya da fayda sağlamayan ağacı kesmek gerek diyen  sapkın bir anlayışın temsilcileriyiz!                                                               Oysa yeraltı kaynaklarımıza gözlerini diken Kanada’nın, kırılan her bir dal için uzunluğuna göre (1cm=1dolar) maddi ceza kestiği söyleniyor.   17 yıllık AKP iktidarı, birçok alanda olduğu gibi, %4 orman kaybı ile yine sınıfta kaldı! Liyakatten ziyade sadakate dayalı yapılanma ile doğa adeta katledildi.                                                              Yeraltında bulunan madenler şüphesiz ki ülkemizin zenginliği.Yeraltı yer üstü tercihinde oyum yer üstünden yana.İnsanca yaşamak en doğal hakkımız.    Ekolojik denge bozuluyor.Talan edilen ormanlık alanın yeniden eski haline gelebilmesi için asgari yirmi beş yıla ihtiyaç var.                                                               Edindiğim izlenim, çevre halkı tarafından yeterince algılayamadığı yönünde. Lakin sivil toplum kuruluşlarının verdiği direnişe de şapka çıkartmamak elde değil. Selam olsun. Saygılarımla. Hasan TEMEL