Yönetenlerin halkı, halkında kendini kandırdığı bir demokrasi var…
Bu sözde demokrasinin mucidi bizden başkası değil..!
Düşünmeye, yorum yapmaya, çözüm üretmeye gerek yok..!
Ne mutlu bize ki…
Bizim adımıza, bu işlerin üstesinden gelen değerli yöneticilerimiz var..!
Bir söylenti ortaya atılmasın...
Söylentinin gerçeğe dönüşmesi artık an meselesidir…
Ülke dert küpüymüş, ne gam…
Bunca derdin içinde mevcut tablo, muhtemel bir seçimi gereksiz kılıyor…
Ama olsun…
Bizim adımıza düşünen yöneticiler, erken seçim diyorsa olacak, bundan kaçış yok..!
15 Temmuz sonrası, MHP muhalefet partisi olma işlevini tamamen kaybetti...
Hep söyledim, yine söylüyorum…
MHP iktidarın koltuk değneği olma yolunda hızla ilerliyor…
Kayıtsız şartsız, iktidar partisi AKP’ye teslim olmuş durumda.
BDP ise, PKK ve AKP’nin kıskacında ne yapacağını bilemez halde debelenip duruyor…
Siyaseten özgürlüğünün kısıtlanması, ülke adına endişe verici…
BDP çaresiz…
Yaşanan çaresizlik, terör konusunda, karamsarlığa güç katıyor…
Solun renkleri ise, CHP’ ye zarar vermek için yarış halinde..!
Yine de, CHP’ye yüklemeye çalıştıkları bir misyon var…
Barajı zorlayacak kadar dahi inandırıcı olamayacaksın…
Her türlü melanetin hesabını, CHP’ye kesmekten beis duymayacaksın
Sonra da CHP’den medet bekleyeceksin…
Velhasıl, tutarsızlık diz boyu..!
Tutarsızlığın sürekliliği, solun güven kaybı yaşamasına sebep oluyor…
Solun yaşadığı ve yaşattığı gaflet affedilecek gibi değil.
Yitip giden umutların yeşermesi için yine CHP’ ye bel bağlanmış durumda.
CHP ise, iç saldırılara karşı kendini koruma çabasından helak oluyor..!
Yine de çaresizliğe çare olacak tek güç CHP…
Lakin, parti ideoloji, kadro ve proje partisi olma yolunda bir tıkanıklık yaşıyor.
Bu tıkanıklıkta, CHP’yi iktidar hedefinden uzak tutuyor.
Parti içinde, teori ve pratikte yaşanan uyumsuzluk, bize, kadro sorununu işaret ediyor…
Söylem birliği içindeki nitelikli kadrolarla, proje üretmek kolay
Mevcut kadrolar yorgun…
Ülke nüfusu ile orantılı bir gençlik ortalamasına sahip olmayan bir CHP var…
Kılıçdaroğlu öncesi, değişime kapalı, %20 bandına sıkışıp kalan CHP’ yi unutmuş değiliz…
Boşa giden, kaybolan yıllara hayıflanmamak elde değil…
Zaman çok değerli…
Devrimler gibi değişimlerde süreklilik ister…
Süreç yine tıkandı…
Hiç kimse şapkadan tavşan çıksın beklentisi içine girmesin…
İktidara giden yol, değişimin sürekliliğinde ve değişimden yana kadrolarda yatıyor…
Artık CHP’ de, yeni bir sıçrama hamlesine ihtiyaç duyulduğu açık…
Kısa vade de, Ana muhalefet partisi olma yolunda yol alınmalı…
%25 ile ana muhalefet partisi olma yanılgısından kurtulmak gerekir…
Büyük sıçramanın mimarları Sn.Kılıçdaroğlu ve genel kurul delegeleri olmalı…
Kılıçdaroğlu koltuk sevdalısı bir politikacı değil…
Endişem, Türkiye’de siyasetin ve siyasetçinin özgür olmayışı…
Bu özgürlük, Genel Başkan ve Genel kurul delegelerinin esaret zincirlerini kırmalarıyla elde edilecektir…
İktidara muhalif olan bütün güçlerin ortak beklentisi bu…
Umarım beklentiler cevap bulur.
Hasan TEMEL