“Acıyı bal eyleyen” bu halk,bir gün olsun gün yüzü görmedi!
Hakın, kanı ve canı pahasına attığı bağımsızlık imzasını koruma güçlüğü,Cumhuriyetin 100.yılına ramak kala hala sürüyor.
Her on yıl da bir yapılan askeri darbelerle beslenen cumhuriyet karşıtlığı güç kazandıkça, kurak demokrasinin kurak toplumsal yapısı, bu coğrafyanın da kaderi oldu.
12 Eylül sonrası, geçmişten gelen dinamik yapılara ev sahipliği yapan SHP’de iç ve dış egemen güçler tarafından pasifize edilince, hafıza kayıtlarında var olan tüm siyasi ezberler boşa çıktı!
Klasik siyaset anlayışı, yerini, kuralları ve yasaları zorlayan,ezber bozan siyasi partilere ve liderlere bıraktığı içindir ki, sol kendini ifade edemez oldu.
Bunu fırsat bilip teşhisi doğru koyan ve medya gücünü arkasına alan ANAP ve AKP gibi lider partileri ise, kendilerini topluma umut olarak aşılamayı başardılar.
Kılıçdaroğlu, bu oyunu bozma kararlılığı içinde.
Çünkü geçim derdine düşmüş bu halka, demokrasi ve özgürlük ikramıyla sofrasına ortak olunamayacağını görmekten aciz bir sosyalist sol var.
Klasik ideolojik kalıplardan çıkarak yeni bir siyaset anlayışı getirmek ve toplumu barıştırmak suretiyle ezber bozmak istiyor.
İnancı tam olsa da, iç ve dış engelleri aşmak hiç de kolay değil. Kendine Kılıçdaroğlu düşmanlığını vazife edinen parti içi malum siyasi damar yine ortalığı ayağa kaldırdı.
Geçmişte Deniz Beyin peşinden koştular.
Parti içi iktidar nimetlerinden faydalandılar ve Baykal’ın göreceli siyasi başarılarını kendi başarıları gibi gördüler.!
15 sene boyunca, ekmek su gibi ihtiyaç duyulan bir dönemde, parti içi demokrasiyi hiç ama hiç hatırlamadılar.
Sesli düşünenlere uygulanan siyasi zulme sessiz kaldılar.
Parti içi iktidar erkini kaybettikleri andan itibaren, demokrasi havarisi kesilerek, akıl hocalığına soyunma garabetine düştüler.
Temsilde uygunluk arz eden partiler kurulsa da,ülkenin dört bir yanına kök salmadan o partilerle aralarına mesafe koydular.
Siyasi tarihin çöplüğünde yerini alan Emine Ülker Tarhan,Ümit Kocasakal ve Metin Feyzioğlu gibi siyasi meftaları CHP Genel Başkanlığına layık gördüler.
Kendilerini devrimci ve solcu olarak tanımlamayı çok sevdiler. Dün olduğu gibi bugün de, parti içi disiplin ve ahlakını zorlayan saldırılara da devam ediyorlar.
Neymiş, siyasi maliyet hesabı (fayda-zarar ) yapmadan, Kılıçdaroğlu başörtü meselesini meclise taşıyıp AKP’ye kan taşımış!!
Lütfen İnsanların aklıyla oynamaktan vazgeçin.
Bir genel başkanın akşam aklına düşeni sabah meclise taşıma gafletinde bulunabileceğini nasıl düşünebilirsiniz?
Hiç düşünmezmisiniz, böylesi hassas bir meselenin ters tepme olasılığına karşı,parti tarafından karşı hamle stratejileri geliştirilmiş olabileceğini.
Düşünemezsiniz çünkü,değişen parti ülke ve dünya gerçeklerinin çok ama çok uzağında bir hayat sürmenin inadı yaşıyorsunuz!
Kılıçdaroğlu,CHP’yi iktidara taşıma yolunun ezber bozmaktan geçtiğini görüyor. Kılıçdaroğlundan beklenen,bu iki liderle farklılığını net olarak ortaya koyması ve farklı bir misyon yüklenmesidir.
Çünkü onların dönemin de halk, demokratik kazanımlarını kaybetmekle kalmadı, yoksullukta eşitlenmenin girdabına mahkum edildi.
CHP ise muhafazakar kesimlerin oyuna muhtaç.
Kendi kemikleşen kabuğunu kırmak ve muhafazakar dünyaya nüfuz etmenin yolunu bulmak zorunda.
Lakin en büyük engel, söylemek acıtıyor olsa da sizsiniz.
Günahıyla sevabıyla, eksikliğine çok inandığım “helalleşme” bir parti politikası olup gayri ahlaki saldırılardan uzak durun.
Eleştiri hakkı baki kalmak kaydıyla,parti politikalarını iktidar partilerine meze yapma aymazlığı na düşmeyin ve parti üyeliği ciddiyeti ile bağdaşmadığını artık görün.
Hasan TEMEL