15 Temmuz, Türkiye için yeni bir milat oldu. Bilinen ezberlerin geçerliliği tartışıladursun, bazı kalıcı ilişkiler var ki, insanların zihinlerden söküp atmak mümkün olmuyor. Mesela,“Ne istediniz de vermedik” gibi sarih bir beyanat, tartışmasız bir kanıt niteliğinde. Bu kanıt, AKP’nin cemaatler birliğinden oluşan bir parti olduğu savının ispatı değil de nedir..?  Bu tehlikeli ilişkilerin sonuçlarına dair uyarılarda bulunan bir cephe var.Nicelik olarak azımsanmayacak bir güce ve toplumsal duyarlılığa sahipler. Sosyal Demokratlar, Sosyalistler, Komünistler, Ulusalcılar, bir kısım Milliyetçiler, yani anti laik olmayan bütün unsurlar, bu duyarlılığın bileşenlerini oluşturuyorlar.  Aslında Liberal Demokratların serüveni de bu bileşenlerden farklı değildi. Laikliğin korunmasına, ülkenin demokratikleşmesine ve sosyal hukuk devletinin tesisine destek vermek istediler. Lakin, nüans farklılıklarından ötürü yaşanan ayrışma, demokratik cephede büyük yaralar açtı. Şükürler olsun ki, artık Liberal Demokratlarda, geç olmakla birlikte, demokratik cepheye dahil oldular.  AKP, kendini darbe savar ilan ederek, 15 Temmuz’un kaymağını yemekte kararlı..! Şimdi, bilgileri dahilin de devlet içine çöreklenmesine izin verilen cemaatçileri tasfiye ediyorlar..!      Cemaatin, devlet kurumlarından tasfiyesine halk ve partiler destek veriyor. Fakat, devletin yeniden yapılanmasın da yaşanan hukuk dışı uygulamalar, ülke adına endişe verici boyutlarda.  Şimdi, isterseniz, şu kör olası Liberalleri anlamak için filmi biraz geri saralım…  SHP-CHP birleşmesi ile, demokrasi ve emek mücadelesi durağanlaşınca, liberal demokratlar yeni arayışlara yöneldiler. 2002 de AKP, Türkiye siyasi hayatına dahil olunca ortaya konan misyon ve kendilerine belirledikleri vizyon ile, liberallerin özgürlükler ve demokratikleşme talepleri karşılık bulmuş oldu. İşte bu buluşma, hiçbir kuruma karşı, aidiyet duygusu taşımayan liberalleri, AKP ile 15 yıl sürecek bir yolculuğun parçası yaptı.  Bunca zaman sonra,kandırıldıklarını anlayan Liberaller,AKP’den desteğini çekince kızılca kıyamet koptu.    Bir gece de liberal demokratlarında darbeci olduklarını öğrendik. Neden tutuklandıklarını dahi bilmeden Altan kardeşler de darbecilikten içeri alınınca ortalık şenlendi..! Sakın Liberal Demokratların Avukatlığına soyunduğumu zannetmeyin. Derdim, demokrasi cephesi bileşenlerinin ortak hareket etmesine bir nebze olsa da katkı sunmaktan ibaret.  Sağ cenahta bunlar yaşanırken, ya sol da neler oluyor..?  Malumunuz, gün be gün eriyen hukuk devleti, OHAL ile sizlere ömür..! Gidişat kötü olduğu halde, sol maskeli bir grup, işini gücünü bırakmış, AKP yerine, yanlıştan dönen Liberal demokratlara savaş açmış durumda.   “Biz söylememişmiydik”gibi sığ bir düşüncenin arkasına sığınarak kendilerine değer katmaya çalışmanın nasıl bir duygu olduğunu anlamak, imkansız gibi..! Sosyal medya da, parti ve parti yöneticileri sürekli aşağılanarak parti içi erk kavgasına meze edilmeye çalışılıyor. Mutlaka disipline edilmesi gerektiren bu kalkışma, özü itibarıyla siyasi ihanetle eşdeğerdir.   Ülkenin, her geçen gün biraz daha karanlığa sürüklendiği bir ortamda Liberal fikriyata karşı gündem oluşturmak sol adına zaman kaybıdır. Liberal Demokratların düşüncelerine katılmayabilirsiniz. Siyaseten, kendinize veya partinize karşı, rakip olarak da görebilirsiniz.Hatta, siyasi hasmınız olduğunu dahi düşünebilirsiniz.Fakat, meseleyi kişiselleştirerek siyasi rant peşinde koşma kurnazlığı içinde olmaya hakkınız yok.  Liberal Demokratların, Sosyal Demokratlar ve diğer cephe bileşenleri gibi, bu ülkenin aydınlık yüzü, çağdaşlığın simgesi ve her şeyden önce, yüzünü batıya dönmüş temsilcileri olduğunu, nasıl göz ardı edersiniz..? Parti organları, nedendir bilinmez, bu ihanete karşı suskunluk içinde. Ya parti çıkarlarını gözetme duyarlılığı içinde, eleştirilerini kamuoyunda alenen yapmayan, sosyal demokratlara ne demeli.?  Liberal Demokratlara karşı, AKP tarafından yürütülen linç kampanyasına ortak olan bu sol maskeli guruba karşı gösterilen sabır ve ayağa kalkma zamanının ıskalanmasını nasıl açıklayacaksınız. Susuyorsunuz… Oysa, susmanın, teslimiyet olduğunu en iyi bilenlerdensiniz… Bu saldırılara karşı suskun kalmakla, ‘bulanık suda balık avlama’ derdine düşmüş siyasetçilerle ilişkilendirilmenize zemin hazırladığınızı nasıl görmezden gelirsiniz..? Gün derlenip toparlanma, Cumhuriyet’e, Demokrasiye ve Laik Demokratik Sosyal Hukuk Devletine sahip çıkma günüdür. Aman dikkat…  Hasan TEMEL