’89 Ruhu geri geldi!
Yirmi beş sene önce sosyal demokrat SHP yerel seçimlerden birinci çıktı.
Şimdi aynı başarıyı 31 Mart’da CHP tekrarladı.
Seçim, millet ile orantısız devlet gücü arasında geçti. CHP ile birlikte seçimin bir diğer kazananı ise YRP oldu.
CHP,insan hayatına dokunan “Askıda Fatura , Veresiye Defteri, Kent Lokantaları”gibi insanların hayatına doğrudan dokunan projeler üretti.
AKP ise emeklilere ve yoksullara nefes olan bu hizmetleri küçümsemeye kalkınca sandıklardan kayda değer bir uyarı çıktı.
Seçmen sadece AKP’yi değil başta CHP olmak üzere bütün muhalefet partilerine de mesaj verdi.
Seküler yaşamı bir bataklık olarak görmese de, inanç temelli kutsalları olduğunu ve salt seküler yaşam dayatmasına boyun eğmeyeceğini de gösterdi.
AKP’nin ülkeyi baskıcı, otoriter bir rejime doğru sürüklüyor. Milli irade masalı ile seçim sandığını özdeşleştirerek kamufle etmeye çalışıyor.
CHP’de karşı hamle olarak, parti geçmişine duyulan sadakat inadını kırarak, solun ve demokrasi güçlerinin güvencesi olmaya soyundu!
Yurt dışında yaşayan ve sosyal demokrasi üzerine kafa yoran dostum Mehmet Özdemir’in İBB Başkanı İmamoğlu ile ilgili ilgimi çeken değerlendirmesi ile devam edelim.
Sevgili Özdemir İmamoğlu’nu“ O klasik bir CHP’li değil.
CHP’yi merkeze taşıyabilecek ideolojik esnekliği, özgürlükçü, demokratik, çoğulcu ve şeffaf CHP ’yi temsil eden biri” olarak tanımlıyor.
Seçim öncesi bu konuda ikna olmaya ihtiyacım vardı ama seçim sonuçları, Özel ile İmamoğlu birlikteliğinin, birbirini tamamlayan bir pazılın parçaları gibi elzem olduğunu dosta düşmana gösterince tespitin doğruluğuna ben de kanaat getirdim.
Zaten seçim gecesi Özel, CHP kökleriyle bağlarını koparmadan, parti içinde reform hareketlerini başlatıp nihayete erdirecek bir lider profili olduğunu kanıtladı.
İmamoğlu’da,CHP’ye mesafeli toplum kesimleri ile kaynaşmayı sağlayan bir büyük politik figür olduğunu ispatlayınca pazıl tamamlanmış oldu.
Bu nedenle bence,öncelik taşıyan parti ve ülke sorunların çözümü için mutlak doğrularımızı CHP’ ye dayatmanın an itibarıyla ne yeri ne de zamanı.
Siyasi koşullar ve toplumsal yapımız, dozu kaçmamak kaydıyla analitik düşünmeye ve pragmatik davranmaya zorluyor bizi. Halkla didişmenin manası yok!
Esas mesele,düşünce ve davranış dozunu makul seviye de tutmak ve üstümüze sinmiş algılardan arınmak.
Türkiye gerçekleri ne yazık ki değil siz sosyalistleri,sosyal demokrasiye gönül veren biz CHP’lileri bile haklı çıkarmıyor!
Bence maya tuttu!
Gelin, halkın taleplerine cevap veren çözüm odaklı bir CHP’ için, Özel- İmamoğlu birlikteliğine karşılıksız bir şans tanıyalım.
Ne kaybederiz ki!
Hasan TEMEL