Kutuplaşma, aldı başını gidiyor. İktidar, yandaşlarını mutlu etme adına bina ettiği bir saltanat dönemini yaşııyor ve yaşatıyor. Kısacası, alan razı veren razı bir görüntü veriliyor.
Rıza göstermeyenler ise, veresiye satan tüccar misali, çaresizlik içinde başlarını kaşımakla meşguller.
Gelin, “Ne Olacak Bu Memleketin Hali” sorusunu haklı kılan birkaç çarpık zihniyete birlikte parmak basalım.
Vatan Hinliğine Devam..(!)
Dilin kemiği yok derler.İktidar veryansın ediyor. Memleketin yarısını hain olmakla suçluyor..(!) İktidar yandaşlarına sormak istiyorum. Kim bu hainler, hiç düşündünüz mü..?
Sakın düşünmekle zahmet etmeyin. İyisi mi ben söyleyeyim..(!)
Belki aile fertlerinizden biri, belki bir akraban, komşun, öğretmenin, arkadaşın, sevgilni ya da hayat arkadaşın.
Herhangi birinin olma ihtimali öylesine fazla ki.
Anlamak için yapılacak tek şey, Allah’ın biz kullarına bahşettiği aklı kullanmak. Kiraya verdiğimiz aklımıza, kiracıyı tahliye edip yeniden sahip olmak..!Hepsi bu.
Ana Muhalefet lideri 450 km yol yürümüş, iktidar ve yandaşlarının umurunda değil. Bir de yürüyüşü itibarsızlaştırma çabaları yok mu, cehaletleri yüzlerine yansıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, kendisi için değil, kendisine destek verenler için değil, 80 milyon yurttaş için yürüdü.Dağ bayır, soğuk sıcak, yağmur çamur demeden.
Arkasından da on binler yürüdü, kadınıyla erkeğiyle, yaşlısıyla genciyle ve de çocuğuyla…
Ya yürüyemeyen, bu onurlu yürüyüşten mahrum kalanlar. Bedenen olmasa da, ruhen orada olmanın huzuru içinde, sevinç gözyaşları döken vatan hainlerine ne demeli..(!)
O milyonlarda, Nazım’ın dediği gibi vatan hainliğine devam edecekler...(!) Yazılı ve görsel basının ninnilerini hiç dinlemeyecekler. Yasaların kendilerine verdiği “gösteri ve yürüyüş” hakkını kullanarak sokakta “Adalet” arayışından vazgeçmeyecekler gibi… Varsın birileri, vatan hainliği ile suçlasın. Hiçbiri, vatanperverliğinden şüphe duymuyor, nasıl olsa.
Olmadı Ahmet Bey Olmadı…
Ahmet Şan...
Bu günlerde, tribünlerinde İzmir marşının söylenmediği bir kulüp başkanı olmanın gururunu yaşıyor.
Sevinçten neredeyse havalara uçacak.
3F’nin bir parçası olmanın dayanılmaz hazzını yaşıyor, farkında olmadan.
Zat-ı muhterem kendisini büyük görüyor. Büyüklüğü kendisinden değil , hak etmediği halde işgal ettiği makamından geldiğinin farkında bile değil…
Yaptığı düpedüz malum yerlere mesaj göndermekten ibaret olmakla birlikte, yükselen tepkiler neticesin de anında çark etmekten geri kalmıyor.
“İzmir Marşı ile sorunum yok, sözlerim çarpıtıldı” gibi klasik savunma tekniklerine sığınıyor.Yani kendisine yakışanı yapıyor. Bilmenizi isterim ki,İzmir Marşı üzerinden prim yapmaya çalışmanız, bu ülkenin yurtseverlerinin kanına dokunuyor.
Ne düşündüğünüz benim gibi kimseyi de ilgilendirmiyor. Lakin, Olmadı Ahmet Bey,olmadı, bari sözünüzün arkasında duysaydınız da itibarınızı sıfırlamasaydınız.
Bir Ucube Makam; Futbol Direktörlüğü…
Hep önde oldunuz Türk futbolunda.Bu nasıl bir güçtür ki, kısmi başarılar bile sizi bu günlere taşıyabildi.
Dünya üçüncülüğü ve namağlup seri yakalayan hocalar görevden alınırken, siz hep kalıcı oldunuz.
Gün oldu çok öfkelendiniz.Artık Türkiye’de takım çalıştırmayacağınızı söylediniz.
Avrupa’ya açıldınız.İtalya’da Fiorentina ve Milan gibi futbol devlerinde çalışma olanağı yakaladınız.
Başarılı da oldunuz.Lakin, kapının önüne koyulmaktan kendinizi kurtaramadınız.Kurtaramazdınız, çünkü hayal tacirliğinin geçici başarılar getirdiğini Avrupalı çok iyi bilir.
İşsiz kaldınız. Artık çalışmayacağım dediğiniz Galatasaray’da ve Milli takımda yine görev aldınız.
Otuz yıldır, futbolumuza bir ekol dahi kazandıramadınız…
Yıllarca, kendi takımlarında oynayamayan sakat futbolcuları milli takıma çağırdınız.
Adil olamadınız…
Futbol Direktörlüğü gibi, ucube bir apoleti kendinize yakıştırdınız. Futbolun, OHAL yasalarına göre uygulayıcısı oldunuz.
Kollektif çalışma kültüründen hep uzak kaldınız. Güzide mekanlarda yaşanan kavgalarda boy gösterdiniz..(!)
Sevilmiyorsunuz, sevilmediğiniz gibi bu işi de yapamıyorsunuz.
Eğer futbolumuza katkı sunmak istiyorsanız çekilin kenara.Ömrünüzün sonuna kadar mutlu,huzurlu ve sağlıklı bir hayat sürün. Çok mu zor, bu kararı almak, sahi, çok mu zor..?
Hasan TEMEL