Başkanlık Sistemi, AKP’nin hayallerini süslüyor…
Bu uğurda her yolu, kendine mübah gören bir AKP ile yüz yüzeyiz…
İç politikada uyguladıkları kin, nefret ve husumet dili, kendilerini zirveye taşıdı..!
Bundan güç alarak, dış politikada da aynı yolu izliyorlar.
Sağın temsilcisi AKP, halkı kandırmakla meşgul…
Aslında AKP diye bir parti yok…
Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın yasal iş takipçisi desek abartı olmaz..!
Kullandıkları dil,milliyetçi, mukaddesatçı, sorgulamaktan uzak, biat etmeyi kenetlenme olarak gören topluluklar için geçerli.
Türk halkı, bunun en güzel örneğini oluşturuyor…
Sessiz, olan bitenden habersiz, kendisi için verilecek kararın, bekleyişi içinde olmayı yeğliyor…
Halkın bu tepkisizliğini fırsat bilen Sn. Erdoğan’da, yolunu net olarak çizmekte zorlanmıyor.
Sakın, insanın kulak zarını tehdit eden, Ey Amerika, Ey Avrupa Birliği zılgıtlarının tesadüf olduğunu sanmayın…
Batı medeniyeti ile bağlarını kopartmak, Erdoğan’ın öncelikli hedefi…
Çünkü, kendisini çağdaş dünyanın bir parçası olarak görmüyor…
Halkın duyarsızlığı, bekle gör politikası da elini güçlendiriyor…
Ve böylece, Asya Tipi Başkanlık sistemine geçişte karşılaştığı engeller de, ortadan kalkmış oluyor.
Ben koyu bir AB savunucusuyum…
Buna rağmen, özellikle mülteciler konusunda, Sn.Erdoğan’a hak vermiyor değilim…
Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmakta mümkün…
Devletler arası görüşmelerde, masaya otururken, elinizin güçlü olması gerekir…
Oysa biz, çağdaş dünyanın simgesi olan Kopenhag kriterlerini elimizin tersi ile itiyoruz…
Demokratik devlet anlayışı ve yapısından hızla uzaklaşıyoruz..!
An itibarıyla, hukuken olmasa da, fiilen Başkanlık Sisteminin işlediğini biliyoruz…
Devlet organları ve kurumları üzerinde oluşan tahribat, bütün demokratik kanalları tıkamış durumda… ‘Muhalefeti yok sayma, aşırı özgüven ve kendine tapma’ fiilleri olağanlaştı…
Diyalog yolu ve çözüm arayışı, bu ülke insanı için, artık beyhude bir uğraş oldu…
Cem Karaca’nın dediği gibi; “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..”
Merak ediyorum, bakalım nerede duracağız.
Türkiye için, insanın içini karartan bu karamsar tabloyu çizerken, Çağdaş Dünya dediğimiz Batı, sanki çok mu iyi..?
Onlarda, biriken devasa sorunları, çözememenin çaresizliğini yaşıyor…
Liberalizm, 21.yüzyılın ilk çeyreğinde, kabuk değiştirmeye çalışıyor…
20.yüzyılın argümanlarıyla, dünyayı yönetmekte zorlandığı açık…
Yine de sistem, kendini yenileyebilmek için, tüm bileşenleriyle hummalı bir tartışma yürütüyor. Yenilendiği ölçüde gücünü koruyacak.
Bu değişim, Çağdaş dünyada ki Klasik Liberalizmin, Sosyal Liberalizme (Sol Liberalizm) evrilmesiyle olacaktır…
Evrilme hız kazandıkça, dünyayı yönetenler safında evrensel sosyal demokrat ilkelere haiz yöneticilerin varlıkları hissedilecektir…
İşte bu yöneticilerle, kendi halkları gibi, mazlum halklarında refah düzeyini iyileştirme yoluna gidilecek ve sosyal adalete daha fazla değer verilecektir.
Bu düşüncelerimi, sağ sapma olarak gören arkadaşlarımız olacaktır...
Bundan kuşkum yok…
Lakin, bu arkadaşlara söyleyebileceğim tek şey var…
Sosyal Demokrasiyi, sindire sindire bir kez daha okumalarını kendilerine tavsiye ediyorum.
Mazlum halkların sırtına basarak, Liberaller, bu krizden geçmişte olduğu gibi yine çıkarlar…
Çünkü, kendilerini zorlayacak, tehdit edecek bir güç henüz yok…
Bu gücün, Sosyal Demokratlar olduğunu söyleyenleri duyar gibiyim…
Güldürmeyin beni Allah aşkına…
Türkiye hızla karanlığa doğru sürükleniyor…
Liberal Dünya ise, derdine derman arayışı içinde…
Ya Sol ne yapıyor..?
Sevgili Erdal İnönü’yü haklı çıkartmakla meşgul…
Nasıl mı..?
İsterseniz herkesin aşina olduğu bir Erdal İnönü espirisi ile izah etmeye çalışalım.
“Erdal İnönü, SHP Genel Başkanlığı döneminde, diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider.
Garson, ‘Ne yemek istersiniz efendim’ diye sorar…
Garsonun sorusu üzerine ‘Teşekkürler, biraz sonra biz birbirimizi yiyeceğiz’ “ cevabını verir.
Aradan çeyrek yüzyıl geçmiş…
Sol, hala birbirini yemekle meşgul…
Liberal çevreler ise sürekli tartışıyor…
Sol ise kendi içinde kavga ediyor…
Hem de ne kavga…
Partiler arası kavga yetmiyor, parti üyelerinin, iç çatışmalarla, parti içi hakimiyet kurma peşinde koştuklarına tanıklık ediyoruz.
Yine de, uzun vade de bir şeyler yapılabileceğine inananlardanım...
Tabi ki, Sosyal Demokratlar kendini tanıdığı ve çeki düzen verebildiği ölçüde..!
Geçmişte solun, politikalarında köklü değişimlere gitmesi gerektiğini yazmıştım…
Sol, Türk halkının gönlünü kazanmak istiyorsa ilk işi önce dilini sonrada tabulaştırdığı politikalarını değiştirmelidir.
Bu değişimi, Sosyal Demokrasi ile vedalaşma olarak görenler olacaktır…
Ben bunu doğru bulmuyorum…
Olsa olsa, mevcut statükonun devamından yana olmak ve ellerindeki gücü koruma bencilliği içinde olmaktır.
Sonuç itibarıyla AKP halkı, Sol ise kendini kandırıyor…
Liberaller ise tartışarak çözüm arıyor…
İşin kaybedenleri belli…
Kazanan haklı olarak, yine çağdaş dünyanın temsilcileri olacaktır…
Türkiye’ de CHP, neden bu göreve talip olmaz, anlayabilmiş değilim.
Hasan TEMEL
Anasayfa
Yazarlar
Hasan TEMEL
Yazı Detayı
Bu yazı 674+ kez okundu.
Sağ Halkı, Sol İse Kendisini Kandırıyor
Başkanlık Sistemi, AKP’nin hayallerini süslüyor…Bu uğurda her yolu, kendine mübah gören bir AKP ile yüz yüzeyiz…İç politikada uyguladıkları kin, nefret ve husumet dili, kendilerini zirveye taşıdı..!Bundan güç alarak, dış politikada da aynı yolu izliyorlar.Sağın temsilcisi AKP, halkı kandırmakla meşgul…Aslında AKP diye bir parti yok…Cumhurbaşkanı Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın yasal iş takipçisi desek abartı olmaz..!Kullandıkları dil,milliyetçi, mukaddesatçı, sorgulamaktan uzak, biat etmeyi kenetlenme olarak gören topluluklar için geçerli.Türk halkı, bunun en güzel örneğini oluşturuyor…Sessiz, olan bitenden habersiz, kendisi için verilecek kararın, bekleyişi içinde olmayı yeğliyor…Halkın bu tepkisizliğini fırsat bilen Sn. Erdoğan’da, yolunu net olarak çizmekte zorlanmıyor.Sakın, insanın kulak zarını tehdit eden, Ey Amerika, Ey Avrupa Birliği zılgıtlarının tesadüf olduğunu sanmayın…Batı medeniyeti ile bağlarını kopartmak, Erdoğan’ın öncelikli hedefi…Çünkü, kendisini çağdaş dünyanın bir parçası olarak görmüyor…Halkın duyarsızlığı, bekle gör politikası da elini güçlendiriyor…Ve böylece, Asya Tipi Başkanlık sistemine geçişte karşılaştığı engeller de, ortadan kalkmış oluyor.Ben koyu bir AB savunucusuyum…Buna rağmen, özellikle mülteciler konusunda, Sn.Erdoğan’a hak vermiyor değilim…Bu ve benzeri örnekleri çoğaltmakta mümkün…Devletler arası görüşmelerde, masaya otururken, elinizin güçlü olması gerekir…Oysa biz, çağdaş dünyanın simgesi olan Kopenhag kriterlerini elimizin tersi ile itiyoruz…Demokratik devlet anlayışı ve yapısından hızla uzaklaşıyoruz..!An itibarıyla, hukuken olmasa da, fiilen Başkanlık Sisteminin işlediğini biliyoruz…Devlet organları ve kurumları üzerinde oluşan tahribat, bütün demokratik kanalları tıkamış durumda… ‘Muhalefeti yok sayma, aşırı özgüven ve kendine tapma’ fiilleri olağanlaştı…Diyalog yolu ve çözüm arayışı, bu ülke insanı için, artık beyhude bir uğraş oldu…Cem Karaca’nın dediği gibi; “Bindik bir alamete, gidiyoruz kıyamete..”Merak ediyorum, bakalım nerede duracağız.Türkiye için, insanın içini karartan bu karamsar tabloyu çizerken, Çağdaş Dünya dediğimiz Batı, sanki çok mu iyi..?Onlarda, biriken devasa sorunları, çözememenin çaresizliğini yaşıyor…Liberalizm, 21.yüzyılın ilk çeyreğinde, kabuk değiştirmeye çalışıyor…20.yüzyılın argümanlarıyla, dünyayı yönetmekte zorlandığı açık…Yine de sistem, kendini yenileyebilmek için, tüm bileşenleriyle hummalı bir tartışma yürütüyor. Yenilendiği ölçüde gücünü koruyacak.Bu değişim, Çağdaş dünyada ki Klasik Liberalizmin, Sosyal Liberalizme (Sol Liberalizm) evrilmesiyle olacaktır…Evrilme hız kazandıkça, dünyayı yönetenler safında evrensel sosyal demokrat ilkelere haiz yöneticilerin varlıkları hissedilecektir…İşte bu yöneticilerle, kendi halkları gibi, mazlum halklarında refah düzeyini iyileştirme yoluna gidilecek ve sosyal adalete daha fazla değer verilecektir.Bu düşüncelerimi, sağ sapma olarak gören arkadaşlarımız olacaktır...Bundan kuşkum yok…Lakin, bu arkadaşlara söyleyebileceğim tek şey var…Sosyal Demokrasiyi, sindire sindire bir kez daha okumalarını kendilerine tavsiye ediyorum. Mazlum halkların sırtına basarak, Liberaller, bu krizden geçmişte olduğu gibi yine çıkarlar…Çünkü, kendilerini zorlayacak, tehdit edecek bir güç henüz yok…Bu gücün, Sosyal Demokratlar olduğunu söyleyenleri duyar gibiyim…Güldürmeyin beni Allah aşkına… Türkiye hızla karanlığa doğru sürükleniyor…Liberal Dünya ise, derdine derman arayışı içinde…Ya Sol ne yapıyor..?Sevgili Erdal İnönü’yü haklı çıkartmakla meşgul…Nasıl mı..?İsterseniz herkesin aşina olduğu bir Erdal İnönü espirisi ile izah etmeye çalışalım. “Erdal İnönü, SHP Genel Başkanlığı döneminde, diğer sol parti liderleri ve bürokratlarla bir restorana gider.Garson, ‘Ne yemek istersiniz efendim’ diye sorar…Garsonun sorusu üzerine ‘Teşekkürler, biraz sonra biz birbirimizi yiyeceğiz’ “ cevabını verir. Aradan çeyrek yüzyıl geçmiş…Sol, hala birbirini yemekle meşgul…Liberal çevreler ise sürekli tartışıyor…Sol ise kendi içinde kavga ediyor…Hem de ne kavga…Partiler arası kavga yetmiyor, parti üyelerinin, iç çatışmalarla, parti içi hakimiyet kurma peşinde koştuklarına tanıklık ediyoruz.Yine de, uzun vade de bir şeyler yapılabileceğine inananlardanım...Tabi ki, Sosyal Demokratlar kendini tanıdığı ve çeki düzen verebildiği ölçüde..!Geçmişte solun, politikalarında köklü değişimlere gitmesi gerektiğini yazmıştım…Sol, Türk halkının gönlünü kazanmak istiyorsa ilk işi önce dilini sonrada tabulaştırdığı politikalarını değiştirmelidir.Bu değişimi, Sosyal Demokrasi ile vedalaşma olarak görenler olacaktır…Ben bunu doğru bulmuyorum…Olsa olsa, mevcut statükonun devamından yana olmak ve ellerindeki gücü koruma bencilliği içinde olmaktır.Sonuç itibarıyla AKP halkı, Sol ise kendini kandırıyor…Liberaller ise tartışarak çözüm arıyor…İşin kaybedenleri belli…Kazanan haklı olarak, yine çağdaş dünyanın temsilcileri olacaktır…Türkiye’ de CHP, neden bu göreve talip olmaz, anlayabilmiş değilim.Hasan TEMEL
Ekleme
Tarihi: 28 Kasım 2016 - Pazartesi
Sağ Halkı, Sol İse Kendisini Kandırıyor
Yazıya ifade bırak !
Bu yazıya hiç ifade kullanılmamış ilk ifadeyi siz kullanın.
Okuyucu Yorumları
(0)
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.