İlerici, dinamik, demokrat güçler nefes alamıyor!      Bezginlik, yorgunluk ve içe kapanma gibi ruhsal ve fiziki hastalıklar, örgütlü yapılara musallat oldu!    Gövdeyi oluşturan sol, bir asırdır süren saldırılara göğüs germekten dolayı, çok yorgun düştü.   Üretemiyor ve üretemediği gibi geçmişiyle yüzleşmekten korkuyor!     Her kötülüğün faturasını da, darbe ve darbe sevicilerine keserek, günah çıkarma kolaycılığına kaçıyor.     Kimine adrenalin, kimine de öfke katan, şiddet içerikli bir film tadında olan bu 20.yy. solundan geriye ne mi kaldı?     Kalan, kibir yüklü egolara teslimiyet ve geçmişin mirasını paylaşma yarışı oldu. Değişime, dönüşüme kapanmak, yalnızlaşmayı da beraberinde getiriyor.      Türkiye solu, aydınlık bir dünyanın ‘silahla değil, demokratik yöntemlerle örgütlenmeye aileden başlayan demokratlarla’ olacağı gerçeğini göremediği için de yalnızlaşıyor. Bu yalnızlaşma aynı zamanda, sosyalizm hayalinin geçici de olsa kalplere gömülmesini ve aydın demokrat insanların yanı sıra örgütlü yapılardan sağlam bir iradi duruş beklentisi demektir.  Ki, o aydınların önünde , 20.yy’ da pratiğe dökülmüş bir  İskandinav ülkesi olan Finlandiya örneği var. (Grigory Petrov/ Beyaz Zambaklar Ülkesinde.)      Türkiye solu yeni bir başarı hikayesine ihtiyaç duyuyor.  Bu aşarı hikayesin de,kan ve göz yaşına, daha açık bir ifadeyle silaha yer olmadığını  anlatmaktan yorgun düşen bir halk var.   Acilen  solun yüreğine su serper nitelikte yaşanan toplumsal savrulmalarla yüzleşerek değişim, dönüşüm çabalarına hız kazandırmak gerekiyor.  MHP’den ödünç alınan milliyetçi söylemler, AKP’ye fayda sağlamıyor. Muhafazakar Kürtlerle olan bağlar zayıflamakta ve tercihler millet ittifakına doğru kayıyor. Ayrıca  MHP’de kutsallaştırdığı milliyetçi politikalarının önüne AKP’nin muhafızlığını koyunca, tabanın da iyi partiye kaymalar dikkat çekmeye başladı. Zaten,muhalefet adına umut verici olan bu sonuçları anketler de doğruluyor.   Sizleri rakamlara boğmak istemiyorum.                                    Gezici Araştırma Şirketinin yaptığı son araştırma, bu konu da bizlere önemli ipuçları veriyor.   Mesela, sola oy verme eğilimi yüksek olan Atatürkçü, Demokrat, Sosyal Demokrat ve Liberal hatlarda sistematik bir yükseliş gözleniyor.                                       Sağa oy veren Muhafazakar, Dindar, Türk Milliyetçisi ve Kürt Milliyetçisi seçmen hatlarında ise, aynı oranda gerileme söz konusu.                                            Bu da bize, toplum üzerine karabasan gibi çöken 12 eylül tahribatının durduğunu ve  tersine dönerek, halkın cumhuriyet kazanımlarını yeniden bağrına basmaya  başladığını gösteriyor.      Sola ışık tutan bu gelişmeler, karşılığı olmayan radikal sol partiler arası çekişmelere asla kurban edilmemeli.        Çünkü, küçük çıkarlar uğruna ortak akıl üretimi politikalarından uzak kalma kararlılığı içinde olan bir sol var.                                 ‘Yeni bir yol, yeni bir hikaye’ geçmişin inkarı olmadığı gibi, bu yeni enstrümanlarla demokratik mücadelenin örgütlenmesine omuz vermek bence tarihsel bir görev!    Ya şapkalarınızı masaya atıp aklınızı başınıza devşireceksiniz, ya da, herhangi bir kişi yada partiye aidiyet duygusu taşımayan, geleceği inşa etmekte rol almak isteyen bu ülkenin özgür, demokrat, aydın insanlarına gölge etmeyeceksiniz!         Hasan TEMEL