Bu ekonomik kriz, diğerlerine hiç benzemiyor…
Zilin sesi çok ürkütücü(!)
Malum mutlu çoğunluk ise, her zamanki gibi yine mışıl mışıl uyuyor(!)
Telkinlere kucak açmak için, sessiz mi sessiz bir bekleyiş içinde...
Öylesine bir biat ki, dün beyaz dediğine bugün ak diyebilen ve yaşadığı çelişkinin farkında bile olmayan korkunç bir teslimiyet...
Gezi olaylarında 1.67 olan dolar 1.92 ye yükselince,memleketin vatan haini oldu(!).
Oysa ekonomik göstergelerde meydana gelen değişiklikler idare kaynaklıydı...
Tıpkı bugün de, dolar/euro rekor seviyelere ulaştıysa yegane sebep yine yönetim zafiyeti...
AKP iktidarı Türkiye’yi yönetemiyor…
İç politika gibi dış politika melekelerini de kaybetmiş durumda...
Günübirlik dış politikanın, ekonomik,sosyal ve siyasal bunalımlar olarak geri döneceğinin farkında değiller ...
İktidarlar değişse de, kısa vade de dış politikadaki değişimler, sağlıklı sonuç vermez…
Çünkü dış politika, ülke menfaatlerine paralel yürütülen uygulamalar bütünüdür..
Atar gider yapmak asla çözüm üretemezsiniz...
Dış politika, diğer ülke politikalarını kendi ülke çıkarlarınıza uygun hale getirme çabasıdır
Evet Türkiye adeta siber saldırısı gibi döviz kuru saldırısı altında...
Bu saldırının baş aktörü de ABD...
Borç batağında olan esnaf kepenkleri indirmiş durumda…
Sermayenin, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın telkinlerine ne derece sadakat göstereceğini kestirmek gerçekten zor...
Sanayici ve iş adamlarına aba altından sopa göstermek ise çözümsüzlüğün bir parçası haline gelirse kimse şaşırmasın….
Ya hükümet ne yapıyor...
Kimse kusura bakmasın, her önüne gelene kin ve nefret duyarak, dış politika yol alamazsınız…
Böylesi sığ bir anlayış içinde bu ülkeyi yönetemezsiniz…
Stratejik ortak dediğiniz ABD’yi Rusya,İran gibi ülkelere yakınlaşmakla tehdit etmek ne iktidara ne de Türkiye’ye bir şey kazandırmaz...
Son bir yılda kim dost kim düşman belli değil...
Bir bakmışsınız ABD ile, bir bakmışsınız AB ile, bir bakmışsınız, Rusya ve İran bloku ile dostane ilişkiler içinde kendinizi buluyorsunuz...
Onlar yerinde sabit, biz ise arayış içindeyiz...
Bu gün, AB ve Rusya-İran bloğu yanımızda saf tutmuşsa sebebi belli…
Kendi ülke çıkarlarının menfaati gereğidir.
Dolar kuru yedi ve üstünü gördü…
Bunu adı olsa olsa üstü kapalı deva.
Vatandaş olsun,işveren olsun herkes %30-40 fakirleşti...
Selin Sayek Böke, çözümü birkaç cümle ile çok güzel özetlemiş…
Diyor ki..,“Krizin sorumlusu saray rejimi ve ortağı rantçı sermayedir...
Faturayı da emekçiler değil,onlar ödemelidir...
Bizim görevimiz, düzenin sahte “beraberlik” söylemine teslimiyet değil,bedelin halka ödetilmesini engelleyecek siyaseti örgütlemek, halkçı bir alternatifi var etmektir.”
Kulağa çok hoş geliyor…
Lakin, bu duyarlılığı gösterecek ne hükümet,ne sermaye ne de ana muhalefet var…
Önümüz de duran bu bol sıfırlı faturayı ödemek yine vatandaşa düşecek...
Bu kesin...
Bu millet ne badireler atlattı, inancım odur ki,bunu da bir şekilde atlatacak…
İktisadi savaşın öncüsü hükümet olmalı…
Nasıl mı..?
Bir dostumun dediği gibi, “ABD ile olan ikili anlaşmaları iptal edebilirsiniz.
İncirlik, Kürecik gibi üsleri kapatabilirsiniz…
Türkiye’deki mal varlıklarını kamulaştırabilirsiniz...
Ya da ABD karşıtlığı masallarını külahıma anlatın.”
Zaten bu gibi öneri ve serzenişlere kulaklarınız dün kapalıydı bugünde kapalı...
Kurtuluş için bir öneri de benden olsun…
Devlet olarak Türkiye borçlarını ödemesin…
2000 krizini hatırlayın…
O dönemde Türkiye ve Brezilya neredeyse eşit borç yükü altında iktisadi yaşam savaşı içindeydi.
Türkiye, faturayı, yoksullara kesip öderken Brezilya borçlarını ödemeyeceğini ilan etti…
Yeni bir ekonomik program dahilinde borçlarını ülke gerçeklerine göre yapılandırarak ödeyebileceğini taahhüt etti.
Bu kararlı duruş, Brezilya’nın krizden kolayca çıkışını sağladığı gibi IMF’ye borç veren bir ülke haline getirdi.
Hükümet bu onurlu dik duruşu gösterebilir mi?Sanmıyorum…
Zira bu ekonomik savaştan zaferle çıkmanın yegane yolu bu ve benzeri radikal önlemler…
Şayet krizden çıkışın acı reçetesini yine yoksul halka içirip tıpış tıpış borçlar ödenirse halkın da yöneticilere bir çift sözü olmalı...
“Türkiye’yi yönetemiyorsunuz, istifa edin” kararlılığı içinde net bir duruş sergilenmelidir.
Sergiler mi?
İsterseniz, umudumu geleceğe taşımak istiyorum diyerek sözlerimi sonlandırayım.
Hasan TEMEL