CHP ve MHP, yerel seçimlerin kazananları oldular. AKP ise seçim kaybetme kültüründen yoksun olduğundan olacak, neye uğradığını şaşırdı! Partinin üst kademelerinde, derin görüş farklılıkları ortaya çıkarken, tartışmalar tabana da sirayet etti.
Her parti gibi AKP’de seçim sonuçlarını değerlendirdi. Değerlendirme sonucunda sorgulanması gereken bulgular tespit edildi. Seçim kaybı da beklenenden büyük olunca ister istemez alttan alta bir iç hesaplaşma kaçınılmaz oldu.
Parti içi gelgitler, sert yaşanmış olacak ki, ayrışma haberleri, yazılı ve görsel basında sıkça yer almaya başladı. YSK’nın, İstanbul kararı belirsizliği henüz çözüme kavuşmadan, Cumhurbaşkanı’ nın, Türkiye İttifakı önermesi, farklı yorumları da beraberinde getirdi.
Uzun sözün kısası, işler hiç de iyi gitmedi dostlar.Yaşanan siyasi belirsizlik,ekonomik göstergeleri alt üst etti. Türk lirası döviz karşısında değer kaybederken, yabancı sermaye de elimizden sabun köpüğü gibi kayıp gitti.
Yabancı sermaye ürkek olur. Gitmeye görsün, geri dönüşü çok zordur. Aslında bunu bizden iyi bilen de yok. Bir bakmışsın, verdiğin tavizler öylesine ağır bir hal alır ki,“ geriye posan kaldığını geç de olsa anlarsın.
Damat ise hala pembe tablo çizme telaşında. Dolar, canlı bir organizma gibi dur durak bilmiyor. Dili dolanıyor bi-çarenin! Zaten, ne o makamın sahibi olduğuna, ne de söylediğinin doğruluğuna inanıyor.
Oysa hayat acımasız. Ekonomik krizin etkileri azalacağına, her geçen gün biraz daha derinleşiyor. Semt pazarlarında atık toplayanlar,çaresizlikten bedenini,böbreğini,işsizlikten kalemini satanlar, günden güne çoğalıyor.
İşte bunca menfi gelişmelerin yaşandığı bir ortamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ “Türkiye İttifakı” çıkışı ile yine gündeme oturdu.Taraflı tarafsız,iyi niyet sahibi çevrelerde esen barış ve dostluk rüzgarları, kısa sürede etkisini kaybetti.
Nasıl kaybetmesin ki? İttifakın ön koşulu,ittifaka uyum sağlayacak, yeni siyasi karakterlere kucak açmak olmalıydı.Zaten kendisi gibi şahin politikaları ile dikkat çeken,Süleyman Soylu ve Devlet Bahçeli gibi siyasi figürlerle sonuç almak da imkansızdı.
Önermenin samimiyetsizliği kısa zamanda anlaşıldı. Güzel hoş bir hayal olarak hafızalarda yer edinecektir. Altında yatan sebebi, enine boyuna irdelemeye gerek bile yok. Çünkü, iç politikaya alet edilen sıradan bir söylem. Hepsi bu.
Hasan TEMEL