Duygu ve düşüncelerin yoğunluklu yaşandığı bir siyaset mecrası olan CHP İlçe Kongreleri, Ocak ayında tamamlanmış olacak. Kurultay sürecinin ilk etabı olan bu dönemde, parti içi demokrasi sohbetleri, partililerin ana gündemi oluşturur.
İlaveten, “Kadın İlçe Başkan Adayı” eksikliği tartışmaları da ana gündeme zenginlik katar.
On yıldır bu köşede yazıyorum. Parti içi demokrasi vurgusu yapmaktan artık usandım! Partilerde de, idari ve örgütsel sorunlar artarak devam ediyor.
Çünkü, adalet duygusundan yoksun, bencil vurdumduymaz yöneticiler iş başında.
Bu nedenle bugün olmasa da bu sorunları, ısrarla dile getirmeye devam etmekte fayda var.
Gerçekten, seçim çalışmalarının en önde gelen aktörleridir kadınlar.
Gece gündüz demeden, girilmeyen sokak, çalınmayan kapı bırakmayan ve görülmek istenmeyen kahramanlardır onlar.Makamlar söz konusu olduğunda unutuluyorlar!
Söz ve karar sahibi olmak isteseler de olmaları mümkün olmuyor, çünkü siyasi yapı, kadınları dışlıyor.
Tabi karalar bağlamaya da gerek yok. Nadir de olsa,çok başarılı kadın siyasetçiler de yok değil. Mesela, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu der demez, yükselen homurtuları duyar gibiyim!
Ama gerçek bu.
Tarih gelecekte, Kaftancıoğlu ve İmamoğlu’nu altın harflerle yazacak!
Çeyrek yüzyıldır AKP’nin elinde olan İstanbul gibi bir Metropolü,söküp aldıkları için.
Malum, kadınların siyasi başarıları ,“kadının siyasetteki yeri” tartışmalarını da alevlendirir.
Ama sadece alevlendiriyor.
Dönüp baktığınız da,İstanbul gibi bir kentte,kadın ilçe başkanı yok, ya da bir veya iki ile sınırlı.Bu siyasi partilerin ayıbı olduğu gibi, erkeklerin boyunlarında salınan utanç madalyonlarıdır.
Sahi kadınlar neden aday olmazlar?
Bu suale verilecek çok cevap var.
Tek bir nedene bağlamak bana gerçekçi gelmiyor. Kadının ekonomik özgürlüğünün olmadığı, ataerkil toplumsal yapı gereği, ev işleri,çocukların bakımı, yani aile sorumluluğu ya da erkeklerden fırsat bulamamak gibi birtakım sebepler aday olmalarına mani olabilir.
Kadınlar, korunmaya muhtaç olmadıkları gibi, fiziksel yetersizlikleri de siyaset yapmalarına engel değil.
Yeter ki, ekip,kanat,kadro hareketleri birer siyasi düşünce hareketine dönüşsün.
Çünkü parti örgütlerini zehirleyen bu bireysel siyaset tarzı,nicelik olarak az olan kadınları siyaset dışına itiyor.
Kadınlarda bunu asla hak etmiyorlar.
Çözüm mü?
Bence çok basit.
Ne zaman ki, fikri temelli siyaset, partilerde kalıcı hale gelir, işte o zaman kadınların önü açılır ve siyaset kalitesi artar.
Aksi takdirde mevcut düzenden beslenen siyasiler varlıklarını sürdürecek ve nitelikli kadınların önünde set olmaya devam edecekler.
Hasan TEMEL