Ve, nihayet ABD’ de yapılan parti içi seçimlerde, Demokrat Parti Başkan aday adayı Hillary Clinton, yeterli delege sayısına ulaşarak ipi göğüsledi.!
Olağanüstü bir gelişme yaşanmadığı takdirde, sonucun kesin olduğunu söylemek mümkün.
Donald Trump gibi faşist,ırkçı,şovenist,birinin, ABD Başkanı olacağı fikri bile ürkütücü olacağından, Hillary Clinton’a başarı dilemek boynumuzun borcu.
Geçmişte bu köşede, ABD’ de uygulanan Başkanlık Sistemi’nin işleyişine yönelik paylaşımlarda bulunmuştum. Yeniden tekrar yapacak değilim.
Yalnız, dikkatinizi çekmek istediğim bir nokta vari; o da, ABD Başkanlık Sisteminin dünya da uygulanan en adil ve en demokratik sistem olduğudur.
“Teşbihte hata olmaz”mış. Amerika’da halk, seçeceği yöneticilerini tek tek elekten geçirerek seçer.!
Bizim gibi demokrasiden nasibini almayan ülkelerde ise, yöneticiler, halkı elekten geçirerek kendilerini seçtirirler..!
Biraz açacak olursak, demokrasi sözde kalınca, medyanın da bağımsızlığı söz konusu olmaz…
Ardından algı operasyonları yoluyla, yöneticilerini kendi seçtiğine inandırılan bir halk kitlesi oluşturuluyor.
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, ABD Başkanlık Sistemine karşı olmadığını, geçmişte bir televizyon programında beyan etmişti.
Geçtiğimiz ay bir AKP yetkilisi de, CHP ile ABD Başkanlık Sistemi üzerinden görüşmelerde bulunabileceklerini söylemişti.
Başbakan Binali Yıldırım’ın, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun beyanına atfen “hodri meydan” çekmesi, önemli bir gelişme.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’yi eyaletlere mi böleceksiniz eleştirisine sığınarak, ABD Tipi Başkanlık Sistemine de karşıyız çıkışı, güven kaybına sebep olacaktır.
CHP,üniter devlet yapısını öncelik alarak,parti organlarında bunu değerlendirmeli ve AKP ile masaya oturup ülkeyi bu karanlıktan çıkarmalıdır.
Çünkü halk, Başkanlık Sistemi’nin ne olduğunu bilmiyor.
Bildiği tek şey, yetkilerin bir kişi de toplandığı ve karar sürecinde sözüm ona istikrar adına, özgürce bağımsız hareket eden, bir tek adam yönetimi olarak görüyor.
Bu görüşmeler başlamadan önce CHP’nin öne süreceği tek şart, görüşmelerin mutlaka kamuoyuna açık olması talebi olmalıdır.
Türk tipi, partili cumhurbaşkanlığı gibi sistemlerin,demokrasi dışı bir diktatörlük olduğu teşhir etmelidir.
Şahsi düşüncem, ABD Başkanlık Sisteminin, AKP tarafından kabul görmeyeceği yönündedir.
İşi yokuşa süren bir AKP, olası bir referandumda, Parlamenter Demokratik Sistem savunucularına güç katmaktan kendini koruyamayacaktır.
Böylelikle ülke, “Türk tipi ya da Partili cumhurbaşkanı” gibi ne olduğu belirsiz maceralara sürüklenmekten kurtulacaktır.
Ya AKP kabul ederse..?
Bence hiç bir mahsuru yok…
Partilerimizde, genel ve yerel seçimlerde yaşanan demokrasicilik oyunu biter ve demokratik bir Türkiye ile buluşuruz.
Ya ABD Başkanlık Sistemi ya da Parlamenter Demokrasi..
Her iki yol da aydınlık, üçüncü yol ise karanlık mı karanlık…
Ülkeyi yönetecek yöneticiler, elekten geçirilerek, ya halk tarafından seçilecek..!
Ya da, ülke yönetiminde söz sahibi olan yöneticiler, halkı elekten geçirmeye devam edecekler..!
İşin özeti, Ya elekte eleyeceğiz ya da eleneceğiz..!
Karar vermek halk olarak bize düşüyor.
Hasan TEMEL