Bu coğrafya insanının, kaderi olmalı!
Ömür denen zaman diliminde ödenen bedeller, nedense çok ağır oluyor.
Osmanlı’dan beri, ülke üzerine karabasan gibi çöken felaketleri geriye dönüp anımsamak, bu ülke insanını yoruyor artık.
Yüzüncü yılına ramak kalan şu Cumhuriyet öncesi ve özellikle sonrası neler yaşanmadı ki!
1.Dünya Savaşı…
Osmanlı’dan miras, Kurtuluş Savaşı…
Bütün dünyayı kasıp kavuran 1929 Dünya Ekonomik Krizi…
Ülke genelinde cereyan eden bir takım karşı devrim girişimleri…
2.Dünya savaşının ağır sosyal, siyasi, kültürel ve ekonomik etkileri…
1960 Askeri İhtilali…
1971 Muhtırası…
12 Eylül İhtilali…
28 Şubat Post modern darbe…
15 Temmuz Darbe Kalkışması...
Velhasıl, takribi on yıl da bir yaşatılan bu felaketlerin toplum üzerindeki etkileri öylesi ağır oldu ki, Cumhuriyet hala tehdit altında.
Fiili darbeler hız kaybetmeye başladı.
21 yüzyılda, sosyal, siyasal kültürel ve ekonomik darbeler revaçta!
Çare üretmekte zorlanan gelişmiş kapitalist ülkelerde yükselen ırkçı milliyetçilik, demokrasi ve ekonomi yönünden bir alt grup ülkeleri de etkisi altına almış durumda.
Irkçı milliyetçilik, demokrasi mücadelesini sekteye uğramakta kalmaz, toplum üzerinde psikolojik baskı da oluşturuyor.
Türkiye de bundan nasibini fazlasıyla aldı.
Demokrasiden hızla uzaklaşan AKP, sistemli bir şekilde iktidar olmanın avantajlarını kullanarak sahnelediği psikolojik baskı neticesinde, toplumsal psikolojik dağılma yaşanıyor.
Bu öylesi bir dağılma ki, Ekonomi, Orta Doğu, Yargı gibi hayati meselelerin çözüm zorluğu bile, bu toplumsal psikolojik çöküşün yanında hafif kalıyor.
AKP ülkeyi yönetemiyor.
Ekonomiye, iç siyasete ve dış siyasete dair inandırıcı tek bir söylemleri olmadığı halde toplumsal tepkisizlik fazlasıyla dikkat çekiyor.
İki elin parmak sayısını geçen karaya vuruşların ortak özelliği, ne hikmetse dümende olanlara değil, suçu, günahı olmayan mazlumlara oluyor.
Zamanında yapılacak olursa cumhuriyetin yüzüncü yılında genel seçimler var.
Yepyeni bir diriliş destanına daha ihtiyaç var.
Yolun sonu olup olmadığını hep birlikte göreceğiz.
Şu an, gemi karaya vurmuş durumda.
Geminin tekrar güvenli sulara çekilerek kara bulutların dağıtılması, her duyarlı yurttaşın ortak temennisi.
Yukarıda saydığım fiili tehditleri bertaraf eden bu toplum, inancım odur ki, 2023’de, geçmişte olduğu gibi bu psikolojik dağılmanın da üstesinden mutlaka gelecektir.
Hasan TEMEL