Yunanistan’da, SYRİZA sol ittifakı iktidara geldiğinde kopan fırtına, Avrupa’yı kasıp kavurmuştu. Öz evlat olarak gördükleri Yunanistan’ı komünistlere teslim etme endişesi, özellikle Amerika ve Avrupa Birliği ülkelerinin uykularını kaçırmıştı.
İçlerinden, ah şu demokrasi diye iç geçirmiş olsalar da, Yine de, Yunan halkının tercihine saygı duymakla kalmadılar,ufak tefek yaptırımlar dışında izole etmeyi hiç düşünmediler.Amiyane tabirle, haylaz çocuğun bir gün uslanacağından emindiler.
Haklıda çıktılar.Her şey düşündükleri gibi gelişti.Bu ay içinde yapılan Yunanistan genel seçimlerin de,SYRİZA ağır bir yenilgi alarak iktidarı kaybetti.Birileri gibi işi yokuşa sürmeden halkın tercihine saygı gösterip kenara çekilmeyi bildiler!
Yunanistan seçimi ders niteliğinde oldu. Seçimden sağlıklı çıkarım yapanlar, kazançlı çıkacaktır. Çipras, teşekkürü fazlasıyla hak etti. Sonu belli olan bu güzel rüyayı, halkına ve bize yaşattığı için. Umarım bu deneme, güzel günlerin de habercisi olur.
Seçim sonrası sosyal medya da, Doç.Dr.Zuhal Mert Uzuner’in, döneme ve sonuçlarına ilişkin bire bir katıldığım bir paylaşımına rastladım.Renkli geçen bu kısa dönem, ancak bu kadar iyi ve yalın bir şekilde anlatılabilirdi.
Mert Uzuner diyor ki; “SYRİZA’ ya verilen halk desteği, aslında sistem içi bir denemeydi. Sisteme muhalefeti ile ortaya çıkan ve destek bulan bir hareketin başarısızlığa uğraması mevcut sistemin de gücüne, dolayısıyla başarısına bağlanabilir.
Çipras hayalini ortaya oydu.Hayalinin gerçekleşmeyeceğini en az kendisi kadar, kendisine destek çıkan seçmeni de biliyordu. Yine de denemeyi yeğlediler. Zaten,iktidara geldiklerinde , SYRİZA’ nın başarısından çok,başarısızlığı durumunda olabilecekler konuşuluyordu.
O dönem de,Yunan halkının ferasetine duyulan hayranlık dikkat çekici oldu.Çünkü radikal bir değişimin öncüsü oldular.Derin bir başarısızlık durumunda ,acaba reaktif bir tepkiye döner ve sağa savrulma yaşanır mı diye korkuluyordu.
Bugün,SYRİZA seçimi kaybetti ama sevindirici olan, halkın aşırı sağa savrulmaması oldu. Aşırı sağcı Altın Şafak oy kaybetti.İktidar olan Yeni Demokrasi ise, AB ve liberal değerlerden yana tavrı açıkça ortada olan bir parti görüntüsünde.
Alternatif arayışları, hayalperestlik olarak gören bir yaklaşımları var.Bu nedenle ortaya çıkan sonucu, sürpriz olarak görmüyorlar.Duruş itibarıyla AB eksenli bir döneme geçiş yapacakları da çok net görülüyor.
Çipras döneminde çözülemeyen ve çözüm bekleyen sorunların çözümün de, Avrupa’nın adres gösterilmesi,Yunanistan ve için tarihi bir öneme sahip.Çünkü halkın,tercihini AB politikalarından yana kullanması ve aşırı sağa kapılarını sıkı sıkıya kapatması, Yunanistan’ın garantisi oldu.”
Bu sert radikal deneme, Yunanistan’a ışık tuttu. İnsan ister istemez ,hızla karanlığa sürüklenen ülkemizin de, tıpkı Yunanistan gibi yüzünü aydınlığa dönmesini gözlüyor.Affınıza sığınarak nasıl olacağına dair naçizane düşüncelerimi de sizlerle paylaşmak istiyorum.
***
Hissedebiliyorum, bazı solcu, devrimci dostlar, CHP’nin merkez sağ seçmen kitlesine yönelmesi fikrine burun kıvıracaklar! Oysa ana gövdeden pay alma,CHP için asla, ideallerinden uzaklaşma değil, ideallerine ulaşma hazırlığı evresi olacaktır.
Bence Türkiye’nin,parti programını yenileyen,, içki masaların da devrim yapanların yani salon devrimcilerinin (kastım parti içi sol gruplar değil) eleştirilerine cesaretle karşı koyan ve üzerinde ki ürkekliği atan bir CHP’ye ihtiyacı var.
CHP artık, 19 ve 20.nci yüzyıl enstrümanlarına sığınarak, kendini tanımlamaktan vazgeçmelidir. İşte size bu radikal geçiş için bulunmaz bir fırsat. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı,Ekrem İmamoğlu.
Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı bir dil karşısında, sevgi,hoşgörü ve barış dilini kullanarak halkın gönlün de taht kurdu. Devrimci söylemlerle halkın karşısına çıktığını, ya da sosyal demokrat kimliğine halel geldiğini söylemek mümkün mü?
Ekrem İmamoğlu’da en az, kendini sosyal demokrat,devrimci, haktan hukuktan adaletten yana olduğunu iddia edenler kadar solcu biri. Bu kimliğin,toplumun,liberal,muhafazakar, milliyetçi, demokrat kesimlerle bir sorunu olmamalı.Zaten yok.
Ayrıca özgürlükçü demokrasiden yana, AB kriterlerine sıkı sıkıya bağlı, halk dilini kullanan ve halkın peşine takılmasını değil,halkla yan yana yürümeyi kendine şiar edinen toplum değerlerine doğru hızla koşan bir siyasetçi.
Sol siyasiler gibi CHP’de,acaba “kim ne der” endişesi içinde, ürkek bir siyaset anlayışının esareti altında. CHP bu saplantıdan kendisini kurtardığı anda, halkla bizatihi kucaklaştığını görecek ve yüzünü halkla birlikte aydınlığa dönecektir. Çünkü “korkaklar asla tarih yazamazlar.”
Uzay da yaşamıyoruz. Yolumuz Mustafa Kemal Atatürk’ün yolu. Yolumuz muasır medeniyet yolu. Yolumuz,bir çağdaşlık projesi olan Avrupa Birliği yolu.Bir yurttaş olarak CHP’den beklentim bu yönde.Olur mu? Neden olmasın…
Hasan TEMEL