Başarısızlıklarını, yasaların verdiği yetkilerin sınırlı oluşuna bağlamayı alışkanlık haline getiren siyasetçiler, kafasını kuma gömerek gizlendiğini zanneden Tavus Kuşu misali,vatandaş karşısın da gülünç duruma düşüyorlar.
Genelleme yaparak haksızlık yapmak da istemiyorum.
Çünkü, eski ve yeni siyasetçiler arasında küçük ama önemli nüans farklılıkları da yok değil.
Mesela yasalara duyulan sadakat eski siyasetçilerin düsturuydu.
Değerli bulduğum bu ve benzeri vasıflarla eski siyasetçiler, hukukun üstünlüğüne ve demokrasi kültürüne kan taşırlardı.
Bir başka deyişle,demokratik yöntemlerle oluşmuş organların aldıkları kararlara saygı da kusur etmezlerdi.
Bugün ise,’düne dair güzel olan ne varsa’ yok edilen bir süreçten geçiyoruz.Memleketin dört bir yanından yükselen sesler, iktidar için sonun başlangıcına işaret ediyor.
Ne hikmetse,her dara düştüklerinde sığındıkları ilk liman, Seçim Barajı oluyor.
ANAP ile başlayan yozlaşma, AKP ile devam ediyor.
Bundan en çok zarar gören de,seçim barajı üzerinde yapılan oynamalarla demokrasimiz oluyor.
Lakin bunlar nafile çabalar.
Siyasi çıkar kokusu salgılayan bu ve benzeri düzenlemeler,dün ANAP’ ı kurtaramadığı gibi, bugün de AKP’yi kurtaramayacak.
Yani, kapıyı zorlayan hüsran büyük olacak gibi.
Çünkü devlet yönetme melekelerinin yanı sıra en güçlü yanları olarak gördükleri ikna yeteneklerini tamamen kaybettiler.
AKP’nin İlk icraatı,laiklik ilkesini toplum gündeminden çıkarmak oldu.
Ardından yasama,yürütme ve yargı organlarının işlevselliği yok edildi
Yetmedi,üniversitelerin özerkliği kaldırıldı.
Merkezi idare yetkileri, yerel yönetimlerle paylaşma vaadiyle gelindiği halde yerel idare yetkilerini merkezde toplama gafletine düşüldü.
Eğitimden sağlığa,güvenlikten ekonomiye kadar daha birçok temel alan da yaşanan büyük çöküş ile birlikte koalisyonlardan şikayet edilirken ,iktidarda kalmak için, ülke koalisyonlara mahkum edildi.
Böylece Türkiye, siyasetin konuşulmadığı, iç de ve dış da vuku bulan gelişmeler üzerinden politika üretilen bir ülkeye dönüştü.
Her musibetin sorumluluğu, muhalefete yüklenir oldu. Pandemi,Orman yangınları, Ayasofya, Mülteciler ve İstanbul Sözleşmesi gibi anlık gündemler üzerinden kurgulanan politikalar kurtuluş reçetesi olarak görüldü.
Bu tablodan nasıl bir sonuç çıkar sorusuna cevap arandığında karamsar olmadığımı, aksine gelinen noktayı ‘bulanan suyun durulmaya başladığı an’olarak gördüğümü söyleyebilirim.
Sürekli mazeret üreten ve muhalefeti itibarsızlaştırarak politika üretmeye çalışan bir iktidar var.
Bu haksız, çirkin karalamalar, vatandaşın gözünden kaçmıyor.
Bu nedenle, meclise tutunmak için akıl almaz oyunlara başvuran AKP ve MHP’ ye bu seçmen, gereken dersi vermeye hazır!
Çünkü, kendi çıkarları için seçim barajı ile oynayan partileri öylesine cezalandırdı ki, siyaset tarihinde bir daha esamelerinin dahi okunmasına izin vermedi.
AKP için de yolun sonu gelmiş olmalı…
Yönetemiyor...
Yönetemediği içindir ki, uydusu MHP ile birlikte,sılaya dönmemek üzere büyük göç hazırlığında!
Naçizane düşüncem, halkın seçim sandığını beklediği yönünde!
İyisi mi şimdiden el sallayıp yolcu edin!!
Çünkü gidiyorlar!
Hasan TEMEL