Bir yıla yakındır bu konularda yazamadım, gelişmeler, uygulamalar, örnekler çoğalsın diye bekledim. Yinede bol örnekli bir yıl yaşamadık. Ancak önemli gördüğüm birkaç örnek uygulamayı sizlere aktarmak istiyorum.
Riskli alan: Kanun ve yönetmeliklerinde de bahsedildiği gibi, binaların oturduğu zeminin genel jeolojik yapısı, binaların depreme dayanıklılığı ve ekonomik ömürlerinin yetersiz olduğu ve 15.000 m² den küçük olmayan alanların idarelerce, (Belediye Meclisi veya Bakanlık) tarafından tespit edilip Bakanlar Kurulu Kararı onaylanması ile gerçekleştirilen alanlardır.
Rezerv alan: ise dönüşümde kullanılacak, yeni planlanan veya planlamalarda taşınması gereken yerlere ayrılan alanlardır.
Riskli yapı: Lisanslı inşaat Mühendisleri, lisanslı Yapı denetim firmalarının, binalardan beton numuneleri ve röntgen yardımıyla mevcut binaların röleve projesinin çizimi ile binaya statik hesap yapılıp, binanın çökme durumu olup olmadığını kontrolü ile bina riskli veya risksiz tainidir, uygulamalar ise riskli alanlarda genellikle, Belediyeler kendi şirketleri vasıtası ile özel ve tüzel kişilere bu alanları ihale edip, hak sahipleri anlaşmalarını sağlıyor ve uygulamaya başlıyorlar.
Ancak bu anlaşmaların sağlıklı olabilmesi için, ortada gerçekçi ve geçerli bir planın, yani meri planların olması gerekir. Hayal, tahmine dayalı düşüncelerle anlaşmalar ne sonuç doğurur, ileriki günlerde göreceğiz.
6306 sayılı kanunun diğer bir uygulaması ise riskli yapı tespiti ve uygulamasıdır. Mevcut bir binada bir hak sahibi, tapu kopyası- nüfus sureti ve bir dilekçe ile lisanslı büroya başvuruyor ve işlem başlıyor. Lisanslı büro gerekli incelemeyi yapıyor ve Bakanlığın kendisine verdiği şifre ile, yapı kimlik numarasını alıyor ve dosyasını Belediyeye teslim ediyor, Belediye de onaylarsa, o bina artık, o andan itibaren riskli bina olarak tanımlanıp, tapuya şerh ediliyor, tabi itiraz hakları yönetmelikte bahsediyor ama, bu itirazlar statik hesaplara ve gerçeğe aykırı bir durum olup olmadığına bakılıyor. Gerçekte zaman kazanmaktan öteye geçmiyor. Bundan 60 gün sonra, bina boşaltılıp ilgilileri tarafından yıkılması ve müteahhitle anlaşma yapılması gerekiyor. Burada anlatılması gereken husus, riskli bina kesinleşince, birde Belediyeden harçlardan muaf yazısı almak gerekiyor, onu da aldıktan sonra, müteahhitle notere gitmek gerekiyor aksi halde tapu, noter harcı, Belediye harçlarından muaf olunamıyor.
Ayrıntılara daha fazla girmeyeceğim, telefon veya mail adresimden sorularınıza cevap vermeye çalışacağım.
Sonuç olarak mevcut yapı stok’unun yenilenmesi için çıkan bu 6306 sayılı kanun, amacına ulaşırsa bulunmaz bir nimettir. KDV %1, harçlardan muaf, 18 ay hibe, kira yardımı, kiracıya 3-5 aylık aylık taşınma masrafı veya hak sahibine konut başı, yüz bin TL kredi ve faizini %40’ını hibe olarak indirimli veriyor.
Yani diyor ki, Hükümet çıkardığı kanunla, ya eski evini bu imkanlarla yenile, ya da müteahhit’e ver veya riskli alanda ise idareler sana evinin bugün ki değerine karşılık, kendi ürettiği dairenin, maliyet değeri kadar bir daire veya dükkansa dükkan vereceğim ve bu deprem korkusundan bu ülkeyi böylece mümkün olduğunca kurtaracağım diyor. Kaynağı ise 2b arazi satışlarından gelen kaynakla yapacağım diyor, o kaynak biterse bilemem, acele etmek gerekir.
Depremsiz günler dileklerimle.
Mustafa Demir
İnş. Müh. Lisans:13T0407