Söz konusu olan CHP İstanbul İl Kongresi ve CHP içinde yaşanan ideolojik ve yapısal sorunlar olunca, insan nereden başlayacağını bilemiyor. İyisi mi, yaşanmış kongre izlenimleriyle başlayayım ve yüzeysel de olsa yapısal ve ideolojik sorunlara parmak basmaya çalışalım.
İstanbul İl Kongresi İzlenimleri…
Kongre de divan başkanlığına, Eski Adalet Bakanı Seyfi Oktay’ın seçilmesi katılımcılara farklı duygular yaşattı.Sabah saatlerinden itibaren katılımın yoğun olacağı belli oldu.Beklenildiği gibi salon hınca hınç doldu. Bir o kadar partili de dışarıda yağmur altında kulis yapmak zorunda kaldılar.
Kulis faaliyetlerinden seçim sonucunu tahmin etmek zordu.Kazanma inancının yanı sıra kaybetme ihtimalini de iç dünyalarında yaşadıkları yüzlerinden okunuyordu.
Sonucu tahmin etmenin çok güç olduğu muğlak bir ortamda nefes kesen yarış yaşandı.
Dr. Canan Kaftancıoğlu / 325
Cemal Canpolat / 318
Seçimin galibi Canan Kaftancıoğlu ve ekip arkadaşlarını kutluyorum.Buna müteakip iki yıldır görev yapan Cemal Canpolat ve arkadaşlarını da teşekkürü fazlasıyla hak ettiler.
İdeolojik Yapılanma…
CHP’nin bir kimliğe ihtiyacı var. Sosyal Demokrat,Ulusalcı, Kemalist,Demokratik Sol, Liberal yada Sosyalist,nedir belli değil.Herkes kendi düşüncesi etrafında partinin şekillenmesini istiyor.Bu nedenle CHPgünümüz şartlarına uygun bir kimlik tanımlaması yaparak bu tartışmalara son vermelidir.
Sosyal demokrat partiler de farklı düşünce kümelerinin olması doğaldır. Eğer yoksa, sorun var demektir.CHP zamanla, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini içselleştiren bir parti oldu.Lakin bu gelişimi içlerine sindiremeyen bazı partili dostlar, değişimi bir türlü kabullenemediler.
CHP, içinde farklı düşünceleri barındıran bir mozaik. Özgürlükçü Sol aşamasına gelen bir partinin, 30’ların anlayışı ile yönetilmesini kimse beklemesin.Hiç şüphem yok, partinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’te bunu istemezdi.
Parti içi düşünce farklılıkları zenginliktir.Her parti gibi CHP’de günümüz şartlarına uygun ve kendine münhasır bir ideolojiye sahip olmalıdır.Bu kazanım, sosyal demokrasinin evrensel ilkelerini içselleştiren bir parti olmakla elde edilebilir. Çünkü sosyal demokrasi,günümüz dünyasında karşılığı olan evrensel bir görüştür.
CHP’de Yapısal Sorunlar ve Etkileri…
Kongreler ve Kurultay’lar, topluma mesaj vermelidir. Aksaklıkları n giderildiği ve yöneticiler tarafından önemli dersler çıkarılması gereken etkinlikler olduğu malum.Ama ders çıkarıldığını söylemek çok zor.Bu vesileyle,CHP içinde görmek istemediğimiz bir dizi yanlışlıklara işaret etmeden geçmek istemiyorum.
Parti içi problemlerin yaşam kaynağı tüzük ve program.Adalet duygusunun körelmesine sebep olduğu gibi parti içi ilişkilere de inanılmaz zarar veriyor.Köklü bir Tüzük ve Program tadilatına ihtiyaç var. Kurultay sonrası bu sorunun ele alınacağının işaretlerin gözlemleniyor olması CHP adına sevindirici bir gelişme.
CHP’de İstanbul İl Başkanlığına, Canan Kaftancıoğlu seçilince, memlekette kızılca kıyamet koptu.Canan Kaftancıoğlu, “fincancı katırları”nı ürkütmüş olacak ki, ülke de ne kadar demokrasi karşıtı güç varsa top yekun saldırıya geçtiler. Bunu anlamak zor değil.anlaşılmayan CHP içinden gelen hoş olmayan saldırılar.
Parti içi seçimlerde her şeyi mübah görenler, ne hikmetse yenilgiye uğradıklarında kazananı, ideolojik eleştiri maskesi altında bir anda linç etmeye kalkışıyorlar. Boşuna zahmet etmeyin.Herkes gibi siz de cürmünüz kadar yer yakarsınız. Lakin asıl, içte yaşanan linç kültürünün varlığı, insanın canını daha çok yakıyor..!
Can yakıcı olsa da eyyam yapacak değilim.Hiç bir zaman siyasi gelecek kaygısı taşımadım.Zararını görüyor olsam da inandığım doğruları dile getirmeye devam edeceğim. Zaten başımıza ne geliyorsa parti içinde konuşlanıp siyasi gelecek kaygısı taşıyan aktörlerden gelmiyor mu.?.
Malum, siyasi partilerde delegelik diye bir müessese var.Aman Allah’ım!Herkes delegelik sistemine veryansın ediyor. San ki üzerimize düşen görevleri yerine getirmişiz gibi. Neymiş efendim,parti içi seçimler tüm üyelerle yapılmalıymış ,delegelik sistemi kaldırılmalıymış,vs.vs.
Kendinizi kandırmaktan vazgeçin.Delegeler iyi kötü partinin aktif üyeleridir.İlçenin yerini dahi bilmeyen üyelerin doğru tercih yapacaklarını nasıl düşünebilirsiniz.?Her zaman söyledim yine tekrarlayacağım.Şu tribün siyasetinden kendinizi kurtarın artık.Eyyamcılık yaparak partinize, kendinize ve ülkenize kötülük etmekten artık uzak durun.
Partilerde delege ağalığı adeta felakete dönüştü.Mahalleler de parti emekçilerini görmezden geliyorsunuz. Ortak akla itibar etmediğiniz gibi delege listelerini oluşturup, sözde delege seçimleri yapıyorsunuz. Tüzükten kaynaklı bu zafiyeti kişisel edinimlere yem ediyorsunuz. Siyasi ikbal uğruna delegeleri adaylara pazarlamaya çalışıyorsunuz.
Ya delegelere ne demeli? Art niyet olmasa da yanlışta ısrar etmek anlaşılır değil. Delege olacaksınız. Daha sonra üzerinize vazife olmayan ne varsa yapacaksınız.İlkeleri olmayan birliktelikler,sadece siyasi ihtiras sahibi kişilere kan taşır.O kişilerin emellerine ulaşmakta yem olmaktan öteye geçemezsiniz. Bunu nasıl göremezsiniz?
Delegenin görev tanımlamasına uygun hareket edilip edilmediğini bilmek gerekir.Delege, mahalle üyelerinden aldığı vekalet yoluyla, kongreler de salt başkan seçmek değil, mevcut aday adaylarını masaya yatırıp, sadakat değil, liyakat esasına göre tercih yapmakla görevlidir.
Kime oy verdiğiniz inanın beni hiç ilgilendirmiyor. İnanarak yaptığımız tercihler yanlışta olabilir.Benim içime sinmeyen blok hareket etme safsatalığına sizleri yönlendirenlerin, kişisel siyasi emellerine ulaşmakta bir araç olarak kullanılma pozisyonuna düşürülmenizdir.Çünkü sizler,binlerce üyenin vebalini üzerinizde taşıyorsunuz.
Eleştirmek kolay, çözüm odaklı önerilerimin olup olmadığını sormak en doğal hakkınız.Ben, salt eleştiriye dayalı yazı yazan biri hiç olmadım.İzninizle, partileri bu çıkmazdan kurtaracak somut önerilerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Çünkü önerilerimin, özellikle sosyal demokrat partiler için, hayati bir öneme sahip olduğunu düşünüyorum.
Kanat Siyaseti ve Samimiyet Testi…
CHP için tarihi bir fırsat doğdu. 2019’u bahane ederek “şimdi zamanı değil” diyenlere sakın aldırmayın. İstanbul İl Başkanı Dr. Canan Kaftancıoğlu devir teslim merasiminden sonra bir basın toplantısı düzenledi. Kaftancıoğlu net bir duruş sergileyerek CHP’nin ideolojik çizgisine ışık tuttu.
Aynı saatlerde İstanbul Barosu Eski Başkanı Ümit Kocasakal’da CHP Genel Başkanlığına aday olduğunu açıkladı. Ardından,bu yazıyı hazırlarken haber kanallarına Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin yeniden CHP Genel Başkanlığına aday olacağını açıklaması beni ziyadesiyle memnun etti.
Teşekkürler Ümit Kocasakal...
Teşekkürler Muharrem İnce…
Seçilip seçilmemeniz kurultay delegelerinin iradesine bağlı.Dilerin bir araya gelip ortak hareket eder partinin Ulusalcı- Kemalist kanadın adayı olursunuz.Çünkü adaylığınız,partinin samimiyet testine tabi tutulmasına öncülük edecektir. Sakın kendinizi sosyal demokratların,Atatürkçü olmadığı imalarına kaptırarak komik duruma düşürmeyin.
Bence tam zamanı.Bir yanda sosyal demokratlar diğer yanda ulusalcı-Kemalistler.Kurultaya giderken kim,nerede,nasıl konuşlanacak..? İdealler mi yoksa kişisel siyasi edinimler mi öne çıkacak, hep birlikte görelim.
Kurultayın kazananı kim olur bilemem.Benim beklentim,partili üyelerin, sosyal demokrat bir parti de olması gereken ideolojik kanatlar altında toplanmasından ibarettir. Bunun yanı sıra, an itibarıyla hüküm süren,“ahbap çavuş ilişkileri” ne dayalı kümeler arasında yaşanan kavgalar da son bulmalıdır.
CHP örgütü bu fırsatı kaçırmamalıdır. Parti içi birlikteliklerinizi ideolojik bir temele oturtun.Kişisel ittifaklar peşinde koşmak partinize zarar verir.İttifaklar, ilkeler çerçevesinde, fikri farklılıkları olan kanatlar arasında olur.Aksi taktirde kişisel siyasi çıkarlara hizmet etmiş olursunuz. Bakalım “samimiyet testi” inden kimler sınıfı geçecek, göreceğiz.
Hasan TEMEL